26 Nisan 2009 Pazar

Veee Datça'dan döndük....



















Döndük ama aklımız , yüreğimiz Datça'da kaldı...Oralarda kalmak istedik, aşık olduk Datça'ya;Datçalılara;oradaki dostlarımıza...Deklanşörlerimiz yetişemedi fotoğraflarımıza..Çok güldük, çook eğlendik...Hani hep diyoruz ya, Tarı sevdiği kulunun uzun yaşamasını isterse Datça Yarımadasına bırakırmış derler diye;ne kadar haklı olduklarını öğrendik...104 yaşındaki Fatma Dudu'muzu yine ziyaret ettik...'Yavrularım' diye karşıladı bizi..Havva ablanın tarçınlı, karanfilli ekmeğini yaptık birlikte...Uçurmalar uçurttuk çocuklarla;onlarla çocuk olduk biz de...Marmaris'li fotoğraf dostlarıyla tanıştık;dostluğun ne demek olduğunu bir kere daha hatırladık..Anlatmaya kelimeler yetmez ama bakalım fotoğraflar yetecek mi??...;))
Bu muhteşem gezimiz sırasında bizlerden desteğini hiç esirgemeyen Sayın Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan'a;bizlerle tanışmak için programlarını iptal edip, eşlik eden, tüm Bozburun yarımadasını bizlere gezdiren Marfod Başkanı Ali Tan Uysal;Meltem, Halil ve Wiltrud'a;yine bizim için ekmek yapımı ve kermes organizasyonu yapan Kadıncık Sanatevi Sahibi Sulin Hn.'a;kulübümüzün isim babası Cengiz abimize;bize yorulmadan modellik yapan sevgili Özlem ve Sinem'e;bize kucak açan tüm Datça halkına ve katılımlarıyla gezimizi muhteşem kılan siz sevgili Yamuk Kadraj Fotoğraf Kulubü pro üyelerine gönülden teşekkür ederiz....:))
Hayatımız hep böyle olsun, sevgiyle kalın....:))

6 Nisan 2009 Pazartesi

tanrı,sevdigi kulunun uzun ömürlü olmasını isterse Datça Yarımadası'na bırakırmıs!!…..














DATÇA…..

Tanrı,sevdigi kulunun uzun ömürlü olmasını isterse Datça Yarımadası'na bırakırmıs!!…..


22 NİSAN 2009 Çarşamba

22.00 - İstanbul’dan hareket
05.00- İzmir’den hareket

23 NİSAN 2009 Perşembe

11.00 – Datça’ya varış.
11.30-13.30 Serbest zaman
13.30-14.30 Öğle Yemeği (Gözleme, ayran)
13.30-18.00 Eski Datça-Tarihi taş evlerin ve Can Yücel’in evinin gezilmesi
Hızırşah köyü, Kızlan Köyü ve tarihi değirmenleri ziyaret;tarihi değirmende kahve
molası ,Gebe Kum’da,‘endemik bitkiler’in (Sadece Datça’da yetiştirilen bitkiler)
makro çekimleri, Kargı koyu ve limanda güneş batışı
18.30-20.00 Otele varış ve serbest zaman
20.00 Akşam yemeği (Küçük Ev Balık Restorant – Balık, salata, zeytinyağlılar, meyva, tatlı)

Eski Datça

Datça'nın ilk kurulduğu yer burası.M.Ö.4.yüzyılda kurulan seramik atölyeleri,yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarıldı.İskele mahallesi'nden 2.5 kilometre uzaklıktaki sarı tabeladan döndüğünüzde kendinizi "Eski Datça" mahallesinde bulacaksınız.Datça isminin 'Stadia' kelimesinden geldiği düşünülüyor.Eski Datça'nın mimarisi tamamen yöreye uygun,tüm yapılar taş örgü,sokakları taş kaplama. Eski Datça Mahallesi yaşayanların koruduğu yerlerin nasıl güzelleştiğine tam bir örnek. Eski Datça arkeologların da kazı merkezlerinden birisidir.
Adının Eski Datça olduğuna bakmayın.Datça'nın üç mahallesinden en düzenlisi ve son yılların gözde mekanlarının bulunduğu bir yer burası.Eskiliği, ilk yerleşim yeri ve yıkılmış eski binaların yoğunlukta olmasından... En fazla iki katlı olan eski Datça evleri,bir sanat ürünü taş işçiliği ve begonvillerle süslü dar sokaklarıyla fotoğrafik bir zenginlik kazandırmış.Eski Datça kimliğini arayan kentlere adeta adres gösterir gibi bir mimarlık harikası.Eski Datça'nın bu görsel zenginliğinin yanı sıra ünlü şairimiz Can Yücel'in son yıllarını yaşadığı ,yapıtlarının sergilendiği ve Yücel Ailesi'nin ziyaretlere açık tuttuğu 'Canevi’…

Gebe Kum

Uzunluğu 7 km yi bulan kumsalı olan Gebekum denize girmek için çok uygun.Kumsal rüzgarın da etkisiyle kendisini çoğaltıyor ve yayılıyor. Karşısındaki adaya denizden yürüyerek ulaşmayı sağlayan bir de sığlık oluşmuş kumsal hareketleriyle.Epidemik bitkilerin,sadece burada yetiştiği bu güzel kumsal makro çekimlere de uygundur.

Hızırşah Köyü, Kızlan Köyü ve Değirmenler

Eski Datça ile Hızırşah köyü arasında MÖ.4.yy'da işletildikleri anlaşılan ve kazı çalışmaları süren Seramik Atölyeleri.. Kızlan yöresinde, Marmaris yolu kenarında, gelip geçerken gördüğümüz, umudunu kesmiş, biraz yorgun ve biraz küs duran, kollarından kesip rüzgarlarından ettiğimiz yel değirmenleri… Bu değirmenlerden bir tanesi Datça Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından restore edildi;diğer değirmenler de restore edilmektedir.

24 NİSAN 2009 Cuma

08.00-09.00 Otelde kahvaltı
09.00-14.00 Palamutbükü sahillerinde tur, Döşeme ve Damarası Köylerini ziyaret - Çağla toplama
14.00-15.00 Hayıtbükü’nde öğle yemeği (Tavuk şiş, salata, meyva ya da tatlı)
15.00-18.00 Knidos Açıkhava Müzesi’ni geziş ve gün bitimini fotoğraflama
19.00-20.00 Otele varış ve serbest zaman
20.00 Akşam yemeği (Datça merkezde ev yapımı Kayseri mantısı; tercihen ev yemekleri)

Palamut Bükü

Tekne turuna katılanlar yada yatlarıyla gelenlerin durmadan ve balık lokantalarına uğramadan geçemediği güzel bir koydur.Çıplak tepelerin yumuşak bir eğilimle denize kavuştuğu upuzun bir kumsal oluşturduğu kumsal boyunca ağaçlıklar içinde köy evlerinin pansiyonların ve yazlık evlerin sıralandığı limanda balıkçı tekneleriyle birlikte yatların demirlediği bir güzel yerdir.Palamutbükü 2 km uzunluğundaki kum ve çakıl karışımı kumsalında denize girebilirsiniz.Deniz çok temiz açığında bir küçük ada ve bir de tekne barınağı bulunuyor.Konaklamak için pansiyonlarda mevcuttur.

Hayıtbükü

Hayıtbükü hayıt ağacından gelmektedir,Ovabükü ise bulunduğu yer ve konum itibarı ile ovaya benzediği için adını burdan almıştır.Yıllardır insanların gelip tatil yaptığı bu yerde el değmemiş doku ve birbirinden farklı bitkiler de mevcuttur.Arıcılığında geliştiği mesudiye köyünde halkın geneli bu bölgeyi kalkındırmak adına pek çok faaliyete girişmiştir.


Knidos

Knidos M.Ö. IV. yüzyılda ticari nedenlerle Tekir Burnu'na taşınır.Hippodamus planına göre kurulan şehirde birbirinden güzel tapınaklar,kutsal alanlar,tiyatrolar ve görkemli binalar yapılır.Çok sayıda bilim adamı ve sanatçı yetişir.Tarihin ikinci büyük ve önemli tıp okulu Knidos'ta açılır.Heykeltraş Praksiteles tarafından çıplak olarak yapılan güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit Heykeli'nin güzelliği dillere destan olur.Sadece bu heykeli görmek için uzak diyarlardan Knidos'a ziyaretçi akını başlar.
Knidos bilim, mimarlık ve sanatta da ileri bir kentti. Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos burada yaşadı.Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük tıp okulunu Knidos’ta kurdular.Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu olan güneş saati, ören yerinde bugün de görülebiliyor.Knidos, bölgenin en etkileyici ören yeridir .Yol boyunca en çok badem ağaçları göreceksiniz. Datça’lılar bademlerine toz kondurmazlar ve ülkede en güzel bademin Datça’da yetiştiğini söylemektedirler. Şubat’ta çıkan ama bizim Nisan’da tatma şansı bulacğımız çağla bademe on üzerinden on numaradır. Datça’da bademi incirin içine koyup fırına verilir ve başka hiçbir yerde görmediğimiz bir tatlı türü yapılır.
Yarımada’nın hatta Türkiye’nin en uç noktasındayız;Ege ve Akdeniz’i ayıran..Güney ve kuzey yönlerinde iki ayrı koy var. Hangi taraftan rüzgar alıyorsa öteki taraf sakin. Ege’nin nereden bitip, Akdeniz’in nereden başladığı bilinmez ama görüşlerden biri ayrım noktasının Datça yarımadası’nın Knidos’un kurulduğu bu uç noktası olduğu yönünde. Tarihçi Strabon kenti kıyıdan Akrapolise doğru yükselen bir tiyatroya benzetiyor. İç ve dış limanı ikiye ayıran yarımada üzerinde özel binalar, iç limanın üzerinden Akropolis’e hafif bir eğimle yükselen yamaçlarda oluşturulan setlerde ise topluma hizmet veren binalar kurulmuş. Doğu batı yönünde uzanan 10 metre genişliğindeki 4 ana cadde setler üzerinde düz olarak yerleşmiş, caddeler arasındaki bağlantı ise merdivenlerle ve eğimli dik sokaklarla sağlanmış.Şehir 4 km’yi bulan surlarla çepeçevre sarılmış. Askeri liman ile Akropol arasında ve güneydeki ticari limana kadar geniş bir alanı kaplıyor.
Knidos’un biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki tiyatrosu var. Güneyde, ticari limanın yakınındaki küçük olanı. Akropoldeki büyük tiyatro ise, taşları ve mermerleri 19. yüzyılda gemilerle götürüldüğü için bugüne ulaşamamış.Ören yerinin en güzel noktası, her iki limana hakim konumdaki Afrodit Tapınağı’dır. Yuvarlak planlı tapınağın çapı 17 metreydi. Afrodit heykeli tapınağın ortasındaydı. Kapılar heykele açılıyordu. Şimdi heykelin sadece kaidesi görülüyor. Ören yeri gezisinin ilginç noktalarından biri de Mevsimleri ve zamanı gösteren güneş saatidir. En tepede Apollon Tapınağı var ve kent oraya doğru bir tiyatro gibi yükseliyor. Ören yerine yapılan kiliselerin renkli mozaiklerle kaplı tabanları bugün de görülebiliyor. Kentte yapılan kurtarma kazılarından buluntular ören yerindeki küçük müzede sergileniyor.
Knidos antik çağda en çok Çıplak Aphrodite heykeli ile ünlenmiş. Praksiteles’in yaptığı heykel o kadar güzelmiş ve o kadar ünlenmiş ki, heykeli görmeye başka kentlerden insanlar gelirmiş. O zamana kadar tanrı heykelleri çıplak yapılır ama tanrıça heykellerinin sadece gerdan ve bir göğsü açık olurmuş.

25 NİSAN 2009 Cumartesi

08.00-09.00 Otelde kahvaltı
09.00-12.00 Bozburun Köy evlerinin bahçesinde tekne yapımı ile uğraşan köylüleri fotoğraflama ve Orhaniye Köyü ziyareti
12.30-16.00 Selimiye ziyareti ve öğle yemeği
16.30-20.00 Otele varış ve serbest zaman
20.30 Akşam yemeği (Datça limanında barbekü partisi ve müzikli eğlence)

Bozburun

Orada bir köy var uzakta… Tepelerin arasında sıkışmış müthiş güzellikte bir koya kurulmuş… İlk bakışta Hollywood filmlerinde korsan gemilerinin İngiliz donanmasından kaçmak için saklandığı ıssız adalardaki koyları andırıyor. “Ben bu yeri daha önce görmüştüm!” diye kısa bir deja vu yaşadıktan sonra, aslında dünya üzerinde şehirden, dumandan, gürültüden uzak, dokusunu ve özgünlüğünü koruyabilmiş, hayatın ve insan ilişkilerinin insan gibi yaşandığı sanki cennetten kopmuş bir yere geldiğinizi fark ediyorsunuz. Duygularınız bu sefer pişmanlıkla, bir keşif yapmanın sevinci arasında gidip geliyor… “Keşke daha önce gelseymişim buraya!” diye hayıflandıktan sonra “Ama hayat böyle cennet parçalarında daha güzel ve ben böyle bir yeri şimdi keşfettim” diye içinizden geçiriyorsunuz…

Bozburun, küçük bir balıkçı kasabası görünümünde olsa da ekonomik olarak benzerlerine oranla çok canlıdır. En büyük ekonomik kalemi gulet imalatı ve işletmesi olan Bozburun, 2004 yılında merkez limana kayıtlı olan 183 guletiyle (hepsi Bozburun'da imal edilmiştir.) Türk turizminin gelişimine çok büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca Muğla yöresinde arkeolojik dokusu korunabilmiş yegâne yerleşimlerden biridir.

Bunun yanında balıkçılık da Bozburun'un önemli bir geçim kaynağıdır. Balık çeşitleri açısından dünyanın en zengin denizlerinden biri olan Ege'nin belki de en güzel koyuna sahip Bozburun, denizin bu cömertliğini olumlu yönde kullanmıştır. Marmaris'in ve çevre ilçelerin balık ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan Bozburun halkı, balıkçılığı dünya normlarına uygun olarak, doğaya saygılı bir şekilde yapmaktadır. Bu küçük kasaba, boyundan çok daha büyük işleri başarmaktadır.

Selimiye

Selimiye, Marmaris’in en bakir köylerinden biridir...Bu özelliğiyle ismi kulaktan kulağa fısıldanan, en gizli adreslerindendir. Bugüne kadar bu kadar gizli kalmasının en büyük nedeni ise Marmaris’e 1 saat uzaklıkta, dağların arasında saklı kalmış olmasıdır. Aslında Marmaris’ten başlayan mavi yolculuk teknelerin en önemli duraklarından biri Selimiye…. Ama teknelerinin ilgisi bile, bu minicik köyün turistik bir kasaba haline gelmesine neden olamamıştır...

Burası tam bir balıkçı köyü. Yerli halk evini yeni yeni pansiyona çevirmeye, apart oteller, bungalov tarzı pansiyonlar ve mini moteller yapılmaya başlamış. Sakın ola birkaç yıldızlı bir otel aramayın. Adı üzerinde burası bir köy.!

26 NİSAN 2009 Pazar

09.00-10.00 Otelde kahvaltı
10.00-12.00 Perili Köşk ve Zeytinyağı fabrikasını ziyaret
12.00 İzmir ve İstanbul’a dönüş.

Datca bizi bekliyor....








Bildiğiniz gibi 23 Nisan Datça Fotoğraf gezimizin ön hazırlıklarını yapmak ve en güzel ışığı yakalamak için Datça'daydık...Burada kaldığımız 4 gün içinde sadece nefis kareler yakalamadık;aynı zamanda çok güzel dostlar da edindik..Datça halkı bizleri çok güzel karşıladı;bizlerden daha çok heyecanlandı..Köylüleri düğünlerine davet etti;kentlileri ikramlarını esirgemedi..Burada yaşayan fotoğraf ve Datça aşıklarıyla tanıştık;Belediye Başkanlarını ziyaret ettik..23 Nisan'da bu kadar çok fotoğrafçıyı burada karşılamanın ve ağırlamanın heyecanı içindeler ..Ve o kadar güzel bir program gelişti ki;inanın hem bizim, hem de Datçalıların artık kanı kaynadı..:))
Programda bize kucak açtılar tüm Datçalılar Datça Belediye Başkanı Sayın Şener TOKCAN ve ekibi, vardığımızda bizi karşılayacaklar ve 23 Nisan programımızda bizlere rehberlik hizmeti verip, köy evlerine götürecekler..Akşam dönüşte bizler için Datçanın en güzel manzarasına karşı kokteyl verecekler..23 Nisan'da Reşadiye'de uçurtma şenliklerine katılıcağız..Hızırşah köyünde;artık Hızırşah'lı ;) İstanbul'lu Sulin Hanım'ın köy kadınlarına adadığı Kadıncık Sanat Evi�nin organizasyonu ile bahçelerde Datça'ya özel tarçınlı odun ekmeğini yapıp;elleriyle işledikleri 'Çığlı Çaputlu Nazar Boncukları'nı göreceğiz..
Öyle heyecanlandık ki;daha da duramadık ve dedik ki geziye katılacak fotoğrafçıların çalışmalarından derleyeceğimiz kareler ile hem bir sergi açalım; hem de broşürler hazırlayalım;biz de Datça'ya katkıda bulunalım.. Datça Kaymakamlığı, Datça Belediyesi sitelerinde yayınlayalım..Çok heyecanlandık;inanın sadece biz değildik heyecanlanan.
Bizim kadar heyecanlan;Datça Belediye Başkanı Sayın Şener TOKCAN'a;Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı Osman Bey'e;;bizim için özel hazırlanacak ekmek yapımı ve kermes organizasyonunu yapacak olan Kadıncık Sanat Evi Sulin hanım ve Hızırşah köylülerine;bir Datça'lı ve 18.04.2009'daVar Mısın Yok Musun'da yarışacak olup 500.000 TL'yi alsa bile ;) gezimiz sırasında bize gönüllü modellik yapacak olan Özlem Aydın'a ve bize kucak açıp gülümsemesini esirgemeyen tüm Datça Halkına gönülden teşekkür ederiz..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...